Bu, önüne geçilmez tarihî seyri geleneksel alışkanlıklarıyla derhal hisseden padişah hanedanı, ilk andan itibaren Millî Mücadele’nin amansız düşmanı oldu. Bu kaçınılmaz tarihî seyri ilk anda ben de gördüm ve hissetim. Fakat nihayete kadar devam eden bu hisselerimizi ilk anda tam olarak göstermedik ve ifade etmedik.
Gelecek ihtimaller üzerine fazla demeç, giriştiğimiz gerçek ve maddî mücadeleye hayal niteliğini verebilirdi; dış tehlikenin yakın tesirleri karşısında, etkilenenler arasında geleneklerine ve fıkrî kabiliyetlerine ve ruhî durumlarına uymayan muhtemel değişikliklerden ürkeceklerin ilk anda mukavemetlerini tahrik edebilirdi.
Muvaffakiyet için pratik ve sağlam yol her safhayı vakti geldikçe uygulamaktı. Milletin gelişme ve yükselmesi için selamet yolu bu idi. Ben de böyle hareket ettim.
(...) Bu son sözlerimi özetlemek lazım gelirse, diyebilirim ki; ben, milletin Vicdanında ve geleceğinde hissettiğim büyük gelişme istidadını, bir milli sır gibi vicdanımda taşıyarak yavaş yavaş, bütün toplumumuza uygulatmak mecburiyetinde idim,”